Bilindiği gibi kalp ve damar hastalıkları dünya genelinde çok yaygındır ve kanserden sonra en önemli ölüm nedenidir. Özellikle ateroskleroz diye bilinen damar sertliği her ne kadar kalp damarlarını etkilerse ve buna bağlı kalp krizi, ölüm ve anjina pektoris denilen ciddi ağrılara yol açsa da aslında damar sertliği sistemik bir hastalıktır. Vücutta birkaç atardamar hariç hemen hemen tüm atardamarları etkilemektedir. Örneğin şah damarına etkileyerek inmeye neden olmakta, bacak atardamarlarını etkileyerek özellikle egzersizle gelen ciddi bacak ağrılarına  ve ileri aşamada ekstremite kaybına neden olmaktadır. Bugüne kadar damar sertliği riskini artıran bazı risk fatkörleri olduğu bilinmektedir. Örneğin şeker hastalığı, aile öyküsü olarak bilinen genetik yatkınlık, yüksek kan basıncı, yüksek kan kolesterol düzeyleri ve sigara kullanımı bu risk faktörlerinden iyi bilinenlerden  bazılarıdır. Fakat gerek tıp fakültesi öğrenciliğim sırasında, gerekse kardiyoloji ihtisasımı yaparken ve 17 yılı aşkın hekimlik süresince bize ezberletilen bilgilerin doğruluğunu sorgulama ve gözlemleme fırsatı buldum. Mesala 64 yaşında ki hastamın, kötü kolesterol (LDL) değeri; 212 mg-dl idi ve çok yüksekti. Senin kolesterolün yüksek sana ilaç başlayayım dediğimde, hastam bana; ‘’kolesterol iyidir hocam, benim babamda da yüksek, babam 90 yaşında, ben ilaç kullanmak istemiyorum’’dedi ve yaptığımız kalp damarları için tomografi sonucu kalp damarları tertemizdi. Benzer şekilde 60 yaşında 30 yıllık şeker hastasının kalp anjiyosu normal çıkarken, 35 yaşında şeker hastalığı gibi hiçbir risk faktörü olmayan bir hastanın kalp anjiyosunda bypass  ameliyatını gerektirebilecek düzeyde ciddi darlıklarla karşılaşabiliyoruz. Demek istediğim olayın bu klasik risk faktörlerinden daha karmaşık ve bir o kadar da basit olduğudur. Damar sertliğinin en önemli nedeni; yanlış beslenmedir. Özellikle hayvansal gıdalardan zengin ve asidik beslenme tarzı damar hücrelerinde hasara neden olarak damar duvarında iltihaplanmaya yol açmakta ve kolesterol bu hasarı onarmak için damar duvarına yapışmakta  ve böylece damar sertliği gelişmektedir. Yani yıllardır suçladığımız  kolesterol damar sertliğinin primer nedeni değildir. Aslında yüksek kolesterol bizim yanlış ve asidik beslenme nedeniyle hasar verdiğimiz damarları tamir etmek için yükselmektedir. Yani yüksek kolesterol damar sertliğinin sebebi değil sonucudur. Bu yüzden damar sertliği tedavisinde ilk yapılması gereken hastanın diyetinin dramatik değiştirilmesidir. Beslenmeyi alkali hale getirilerek kolesterol düzeyini düşürmek mümkündür. Özellikle vücutta asiditeyi ve inflamasyonu artıran hayvansal gıdaların ve karbohidratların azaltılarak onların yerlerine sebze ve meyve ağırlıklı bitkisel gıdaların başlatılması ve asidik diyetin yerine alkali bir beslenme tarzının benimsenmesi primer olarak amaçlanmalıdır