Oruç tutmak hemen hemen tüm ilahi dinlerde olan çok kadim bir uygulamadır. Müslümanlar yılda bir ay ramazan ayı boyunca oruç tutarlar. Hatta islam dinimizde hafta da 2 gün  pazartesi –Perşembe günü oruç tutmanın peygamberimiz tarafından önerildiği rivayet edilir. Sonuç olarak oruç bizim aşina olduğumuz ve türk halkı içerisinde yaygın olarak uygulanan bir beslenme şeklidir. Bizim aç kaldığımız zaman basit bir mantıkla vücut enerjisini sindirimle kaybetmeyecek ve daha çok hücre yenilenmesi ve atık maddelerin – çöplerin vücuttan atılmasına ayıracaktır. Aralıklı oruç tutmanın bu denli popüler hale gelmesinde en önemli faktör; japon biyolog b bilim adamı  Prof. Dr. Yoshinori Ohsumi’ nin aralıklı orucun otofaji; yani hücrenin kendi kendini sindirmesi,yemesini hızlandırdığını bularak 2016 yılında fizyoloji alanında  Nobel ödülünü almasıdır. Şöyleki uzun süren özellikle 10 saati geçen açlık uygulamasında vücutta nisbeten hasarlı ve zayıf hücreler lizozomal enzimler aracılığıyla yıkılmakta  ve sindirilmektedir. Böylece hasarlı organeller ve hasarlı hücreler temizlenip, yerine genç rejenere hücreler üretilmektedir. Aslında oruç sırasında beden temizlenmekte ve hücreler otofaji sonucunda gençleşmektedir. Yani aralıklı orucun çok güzel bir yaşlanmayı geciktirici, anti-aging fonksiyonu da vardır. Aralıklı oruç ayrıca hücre yenilenmesinde hayati fonksiyonu olan kök hücrelerin dolaşımdaki miktarını artırmaktadır. Aralıklı oruç ile ilgili yapılan çalışmalarda aralıklı orucun açlık kan şekeri ve açlık insülin seviyelerini azalttığı, dolayısıyla insülin direncini azalttığı gösterilmiştir . Diğer taraftan aralıklı oruç kan yağları seviyelerinin de düzelmesine yol açmaktadır. Aralıklı oruç sonucu kötü huylu kolesterol olan, LDL seviyelerinin düştüğü, buna mukabili iyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL seviyesinin arttığı  ve aralıklı oruç uygulamasının bir diğer kan yağı olan Trigliserit düzeylerini de belirgin azalttığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir(  ). Ayrıca aralıklı orucun vücutta iltihap düzeyini azalttığı da birçok çalışmada gösterilmiştir. Aralıklı oruç kan C-Reaktif protein( CRP)  düzeylerini azalmaktadır. Ayrıca aralıklı oruçlar İnterlökin-6 (İL-6) gibi iltihabı gösteren parametreler olan sitokin düzeyleri azalmaktadır. Aralıklı oruç; ateroskleroza katkıda bulunan ve yağ dokusu kökenli bir hormon olan leptin seviyelerini azaltmaktayken, yine yağ dokusunda üretilen diğer önemli bir hormon  olan ve aterosklerozu azalttığı gösterilen Adinepektin düzeyini artırmaktadır. Bütün bu bulgular gerek insülin direncini azaltması ve kan şekerini olumlu etkilemesi, gerek başta kolesterol olmak üzere kan yağ düzeylerini düşürmesi ve damar sertliğinin primer nedeni olan iltihabı azaltması nedeniyle kalp damar hastalığı olan hastaların beslenme şekli kesinlikle aralıklı oruç şeklinde olmalıdır. Bu aralıklı oruç protokolü en az 15 -16 saatlik açlığı kapsamalıdır. Oruçsuz 8 saatlik dönemde de hayvansal gıdaların minimal tüketildiği daha çok çiğ sebze ve meyvelerden oluşan alkali bir diyet programı uygulanmalı ve vücutta damar sertliği ve birçok hastalığın nedeni olan asidik ortam ortadan kaldırılmalıdır. Yapılan çalışmalarda tamamen bitkisel bazlı –vegan tarzı beslenmenin diyet asit yükünü (DAL) belirgin şekilde azalttığı da gösterilmiştir.

Sonuç olarak; Aralıklı oruçla birlikte uygulanan alkali beslenme kalp damar sağlığı için en doğru diyet ve yaşam tarzı önerimdir.